SHOW TV’nin dizileri, bugünden itibaren yeni yayın dönemine girdi.
Geçtiğimiz sezonun izlenme rekorları kıran dizilerine yenileri eklendi.
Yeni yayın döneminde yayınlanacak ilk dizi, ‘Siyah Kalp’ olacak.
Tims&B Productions imzalı ‘Siyah Kalp‘in yapımcıları; Timur Savcı ile Burak Sağyaşar.
İlk bölümü bu akşam saat 20.00’de yayınlanacak olan ‘Siyah Kalp’, güçlü oyuncu kadrosu ve her bölümüyle izleyicilerin nefeslerini kesecek.
Uluç Bayraktar’ın yönettiği ‘Siyah Kalp’in senaryosuna, Yıldız Tunç imza attı.
‘Siyah Kalp’te ‘Sumru Şansalan’ı canlandıran Ece Uslu, uzun bir aradan sonra bir dizide rol almayı kabul etmenin mutluluğunu ve heyecanını yaşıyor. Uslu, Habertürk‘ün sorularını içtenlikle cevaplarken ‘Siyah Kalp’ için “Evet” demesini sağlayan etmenlerden, 35 yıl boyunca kariyeri adına özellikle hangi öğretiyi edindiğine, bugünlerde kendini en çok üzen gelişmelerden, kendisine en büyük iyiliği kimin yaptığına kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu.
• ‘Siyah Kalp’; sizi özellikle hangi unsurlarıyla etkiledi?
Öncelikle Yıldız Tunç’un projenin senaryosunu yazıyor olması, senaryo elime geldiğinde bana güven verdi. Projeyi ilk okuduğumda yapım şirketi, yönetmen ve senaristimiz dışında henüz ekip kurulmamıştı. Fakat senaryoyu okuduğumda projenin dünyası ve ‘Sumru’nun yolculuğu beni hemen etkiledi. Şu an henüz söyleyemeyeceğim sürprizli hikâyesi de projeye “Evet” deme sebebim oldu.
“TÜRKİYE’DE KADINLAR, MAALESEF HİÇ HAK ETMEDİKLERİ ŞEYLER YAŞIYOR”
• Canlandırdığınız ‘Sumru Şansalan’ için nasıl bir hazırlık dönemi geçirdiniz? ‘Sumru Şansalan’ı nasıl yorumlarsınız?
‘Sumru Şansalan’, çok güçlü bir kadın. Verilmesi çok zor kararları gencecik yaşına rağmen vermiş, yoluna devam etmiş ve kendi mutluluğunu seçmiş bir anne. Bu başta izleyicilerin tepkisini de çekebilir. Fakat hikâyenin ilerleyen bölümlerinde ‘Sumru’nun verdiği karar konusunda fikirlerinin değişebileceğine inanıyorum. Türkiye’de kadınlar maalesef hiç hak etmedikleri şeyler yaşıyor. Birçoklarının da bundan kurtulması ya da bunları geride bırakması çok mümkün olmuyor. ‘Sumru’, kendinde bu gücü bulmuş, hayatı seçmiş şanslı kadınlardan biri. Onu anlayabilmek için bu ülkede yaşanan olaylara şahitlik yapan bir kadın olarak yorumlamakta çok da zorlanmadım.
• Bugüne kadar onlarca karakteri canlandırdınız. Canlandırılan her karakterin oyuncuya öğreti / öğretilerde bulundurduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda, ‘Sumru Şansalan’ın size özellikle hangi kazanımda / kazanımlarda bulunmasını umarsınız?
Aslında yazılan karakterler, süreç içinde o karakteri canlandıran oyuncunun da yorumuyla bir dönüşüm yaşar. Aynı rolü oynayan farklı oyuncular, karakterleri kendi yorumlarıyla da bir sürece sokarlar. Süreç içinde; yazılan oynayana, oynayan yazılana dönüşür. Dolayısıyla da aslında her iki tarafında birbirinden kazanacağı şeyler olduğunu düşünüyorum.
“TÜRK İNSANININ VİCDANINA TEMAS ETMESİNİ İSTERİM”
• ‘Siyah Kalp’in izleyicilere özellikle hangi düşünceleri oluşturmasını, hangi duyguları aşılamasını umarsınız?
Vicdan… ‘Siyah Kalp’teki hikâyenin Türk insanının vicdanına temas etmesini isterim. Bir annenin çocuklarını bırakıp gitmesindeki sebebi görüp artık bu ülkede yaşanan ve yaşanması muhtemel olayların önüne geçilmesini, kadınların ikinci sınıf vatandaş olarak görülmemesini dilerim. Kadınlara yapılan bütün haksızlıklar çocuklarımızı da etkiliyor. Dolayısıyla bir annenin mutlu olması, mutlu çocuklar yetiştirmesi anlamına geliyor. Kadınları üzdüğünüzde gelecek nesillerin de üzgün, travmalı çocuklarla dolu bir nesil olacağını unutmamalıyız.
• Kariyerinizin 35’inci yılındasınız. Kariyerinizin bu döneminde kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Mesleğiniz adına en büyük meydan okumanız nedir?
Sizin de belirttiğiniz gibi nerdeyse 35 yıldır aralıksız oyunculuk yapıyorum. Bu 35 yıl içinde sektöre ilk başladığım yıllarda sahip olamadığım, zaman içinde kariyerimin de gelişmesiyle kazandığım haklarımdan hiçbir şekilde taviz vermeyerek, bu ülkede tek başına, kimsenin desteği olmadan sadece işini yaparak bir yerlere gelmiş oyunculardan biri olarak özellikle de sektörümüzün ‘Erkekler dünyası’ olduğunu düşünürsek kazandığım haklarımın hiçbirinden taviz vermeyerek, içime sinmeyen, beni heyecanlandırmayan hiç bir projede hiçbir koşulda rol almayarak bir meydan okuma yaptığımı düşünüyorum. Fakat tabii ki her şeye rağmen zaman zaman elimizde olmayan, sektörel kaynaklı bir takım durumlarda haksızlıklar yaşadığımız da bir gerçek. Maalesef bu gerçekler, sektörde 35 yıldır emek vermiş olmanıza rağmen birçok oyuncunun başına gelebiliyor.
“ECE, ARTIK DAHA MUTLU”
Ece Uslu, çeşitli tiyatro oyunlarında sahneye çıkarken, 44 TV dizisi, TV filmi ve sinema filminde rol aldı.
• Hayatınızın nasıl bir döneminde yaşıyorsunuz?
Aslında yepyeni bir sayfa açmış gibi hissediyorum. 50’nci yaşıma girdim. 4 / 5 senedir içime sinen, beni heyecanlandıracak bir projeyle karşılaşmadığım için iş almamayı tercih ettim. Ve bu süreç bana çok iyi geldi. Kendimi dinleme, kendime dönme ve kendimi yeniden keşfetme imkânı sağladı. Bu süreçte yepyeni bir Ece ile karşılaştım. Bakış açım değişti. Çalışırken maalesef kendimize dışarıdan bakma fırsatını bulamıyoruz. Bu süreçte kendime dışarıdan bakarak, vakit ayırarak, ihmal ettiğim ama aslında yapmak istediğim hobilerime zaman bularak kendimi bol bol dinledim. Bunların hepsi beni yeni Ece’ye dönüştürdü. Dönüştüğüm, yeni tanıştığım Ece artık daha mutlu.
“EN İYİ DOSTUN YİNE KENDİNSİN”
• Kariyeriniz boyunca mesleğiniz adına edindiğiniz en önemli öğreti ne oldu?
Maalesef öğrendiğim en önemli öğreti “keşke böyle olmasaydı“… Bu yolda her zaman aslında tek başınasın. Bildiğin, inandığın yoldan asla sapmamalısın. Etrafında sadece senden bir şeyler alabildiklerinde yanında olan insanlarla çevrilisin. Her şey bir kurgu gibi. O yüzden de en iyi dostun yine kendinsin.
“DAHA FAZLA SİNEMA FİLMİM OLSUN İSTERDİM”
Burak Tozkoparan – Burak Sergen – Ece Uslu – Işıl Yücesoy – Derin İnce
• Mesleğiniz adına planladığınız, hayalini kurduğunuz özellikle neyi gerçekleştirdiniz? Planladığınız, hayalini kurduğunuz özellikle neyi gerçekleştiremediniz? Neden?
Bunca yılda daha fazla sinema filmimin olmasını isterdim. Onun dışında hayalini kurup gerçekleştiremediğim pek bir şey yok aslında…
“ONUN SAYESİNDE BUGÜNKÜ BEN OLDUM”
Ece Uslu – Nazan Uslu
• Size en büyük iyiliği kim yaptı? O iyiliğin sonuçları ne oldu?
Bana en büyük iyiliği annem yaptı. Onun sayesinde bugünkü ben oldum.
İNSAN KENDİNİ GÜVENLİ HİSSETTİĞİ YERDE MUTLU
• Size en büyük kötülüğü kim yaptı? O kötülüğün sonuçları ne oldu?
Bana yapılan en büyük kötülük, insanların riyakârlıklarını gördüğümde etrafımdakilere karşı güvensiz hissetmek. İnsan, kendini güvende hissettiği yerde mutlu. Ve fakat yeni Ece artık güvende hissetmek için başka birine ihtiyaç duymuyor. Bütün bunlar da beni büyüttüğü ve daha da güçlendirdiği için hepsine çok teşekkür ederim.
Ece Uslu, 11 -12 yaşlarında…
• Özellikle hangi döneminize dönmek isterdiniz? Çocukluğunuza dönseniz, çocuk Ece’ye özellikle neler söylemek isterdiniz?
Geriye dönmeyi hiç sevmem. Çocuk Ece’ye gelince, ona sadece şöyle söylemek isterdim; “Üzülme, hepsi geçecek.”
“BU BİR ALGI”
• Günümüzde ‘Starlık’ kavramının bir hayli değiştiğini görüyoruz. Sosyal medyada daha çok takipçisi olanın, daha çok paylaşımda bulunanın ‘Star’ olduğu algısı oluştu. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Sizin de söylediğiniz gibi bu bir ‘algı’… Star olmak, öyle sosyal medyada milyonlarca insan tarafından takip edilmekle olmuyor. Sosyal medyası bile olmayan dünya starlarını bu işin neresine koyacağız?
“ÖFKELENDİREN O KADAR ÇOK ŞEY VAR Kİ…”
• Bugünlerde sizi bir hayli üzen, öfkelendiren gelişme nedir?
Bugünlerde beni üzen, öfkelendiren o kadar çok şey var ki… Hangi birini söylemeliyim bilemiyorum. Öncelikle tam da bugünlerde gündemde olan Narin Güran cinayeti, sokak hayvanları katliamı, depremler için alınmayan önlemler, orman yangınları, kadın cinayetleri, hukuk sistemi, ekonomi… Bu liste o kadar uzar ki…
“GELSİN HAYAT BİLDİĞİ GİBİ”
• Herkesin hayatının bir döneminde bir kırılma anıyla aydınlanma dönemine girdiğini düşünüyorum. Siz de aynı fikirdeyseniz sizin aydınlanma dönemine girmenizi sağlayan olay ne oldu?
İnsanın hayatında birden fazla kırılma noktası olduğunu düşünüyorum. Bende hayatımın birçok döneminde birçok kırılma noktası yaşadım. Ben, o kırılmaları seviyorum. Çünkü başımıza gelen her kötü şey bizi daha iyiye götürüyor. Bunları yaşarken çektiğimiz her bir acı bizi biraz daha yaralı ama bir o kadar da güçlü biri haline dönüştürüyor. O yüzden de gelsin hayat bildiği gibi.
Burak Sergen – Ece Uslu
‘Siyah Kalp’in ilk bölümünde; ‘Sumru’, yıllar önce doğurduğu ikizlerini geride bırakarak Kapadokya’nın en varlıklı insanlarından ‘Samet Şansalan’ ile yeni bir hayat ve aile kurmuştur. Yıllar boyunca annelerinin kimliğinden habersiz büyüyen ‘Nuh’ ile ‘Melek’ ise en acı günlerinde bu gerçekle yüz yüze kalırlar. Yılların öfkesiyle birlikte yaşadıkları yerden ayrılıp her şeyi geride bırakarak Kapadokya’ya gelirler.
‘Samet Şansalan’ın ilk evliliğinden olan büyük oğlu ‘Cihan’, ailesini ziyarete gelir. Bunun kısa süreli bir ziyaret olacağını düşünse de kendisini, babasının ve halası ‘Hikmet’in planlarının ortasında bulur. ‘Hikmet’in kızı ‘Sevilay’ ise bu planda kendisine düşen rolden hiç hoşlanmamıştır. ‘Cihan’ın Kapadokya’da kalma ihtimali onu kıskanan üvey kardeşi ‘Esat’ dâhil pek çok kişinin canını sıkar.
Anneleriyle yüzleşmeye gelen ‘Nuh’ ile ‘Melek’in yolları beklenmedik bir şekilde ‘Cihan’ ve ‘Sevilay’ ile kesişir. Fakat ikizler asıl sürprizi anneleri ‘Sumru’ ile yüzleştikleri an yaşayacaklardır.