Metin Arolat, hayatını kaybetti.
* Kalp masajından sonraki görüntüler, Metin Arolat’ın önceki konserlerinden birine aittir.
Habertürk‘ten Nazif Şahin Karpuz’un haberine göre; Kozyatağı’ndaki bir otelde sahne alan Metin Arolat, performansına ara verdikten sonra tekrar sahneye döndüğünde ilk şarkısını söylerken bir anda yere yığıldı.
KALP MASAJI YAPILDI
Çağrılan sağlık ekipleri, uzun süren kalp masajı yaptı. Hastaneye kaldırılan 52 yaşındaki ünlü şarkıcı, kurtarılamadı. Menajeri Halil Yıldırım, Metin Arolat’ın kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğini açıkladı.
Metin Arolat, iki gün önce katıldığı bir programda; “Hayatta en mutlu olduğum yer sahne” demişti.
“BEN İYİYİM’ DEYİP SAHNEYE ÇIKMIŞ”
Metin Arolat’ın yakın arkadaşı Demet Sağıroğlu acı haberi alır almaz hastaneye koştu. Sağıroğlu, “Sahneye çıktıktan 20 dakika sonra kötü olmuş, arka tarafa gitmiş. ‘Tamam çok iyiyim ben’ demiş tekrar sahneye çıkmış. Rejim yapıyordu, herhalde kalbi kaldırmadı” açıklamasında bulundu.
“YİNE REJİM YAPIYORMUŞ”
Sanatçı Demet Sağıroğlu hastanede gazetecilere yaptığı açıklamada, “Çok yakın arkadaşımdı. Çok sevdiğim özel bir kardeşimdi. Yine rejim yapıyormuş. Bizde hep vardır ölüm diyetleri. Herhalde kalbi kaldırmadı. Gülerek gitti. Menajeri öyle söyledi. Çok neşeliymiş. Benim de bugün bir şarkım çıktı, onu paylaşmış. Kaç aydır konuşmuyorduk. Onu paylaşmış hatta DM’den bana komik bir şeyler yazmış. Ailesi İzmir’deymiş.
“SAHNEDE BİR ANDA KÖTÜ OLMUŞ”
İstanbul’da ailesi yok. Birkaç sene önce annesini kaybetmişti. Onun da ağırlığı vardı üstünde. Menajeri ile güle oynaya gelmişler işe. Sahnede bir ara kötü olmuş. Sahneye çıktıktan 20 dakika sonra arka tarafa gitmiş. Orada gömleğini çıkarmış. Sonrasında kolum uyuşuyor falan demiş. Bakmışlar orada, sonra verin gömleğimi iyiyim ben, demiş. Çıkmış sahneye tekrar.
“BİR DAHA KALBİ DURMUŞ”
Sonrasında sahnede tekrar yere yığılmış. Orada bir hemşire varmış. Hemşire onu yan yatırmış. Hemen ambulans çağırmışlar. Ambulans gelene kadar kalbi durmuş. Ambulansta çalıştırmışlar. Sonra yolda bir daha kalbi durmuş. Çalıştığı yer buraya çok yakındı. Çalıştırmamışlar kalbini. Sevenlerine sabır dilerim. Güzel bir yere gittiğini düşünüyorum, Metin güle güle gitmiş çünkü. Her zamanki güleç yüzü ile. Mekanı cennet olsun” ifadelerini kullandı.
METİN AROLAT KİMDİR?
28 Mayıs 1972’de İzmir’de dünyaya gelen Metin Arolat, baba tarafından Ali Muhsin Paşa, Hasan İzzet Paşa’nın torunu olup ayrıca, Mevlana’nın 23’üncü kuşak torunu. Metin Arolat, bir röportajında babasının THY’nin logosunu tasarlayan kişi olduğunu söyledi.
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun olan Arolat, İstanbul’a taşınarak bir reklam ajansında işe başladı. Daha sonra da ABD’de reklamcılık eğitimi aldı.
Metin Arolat, en son Mauro Icardi ile Wanda Nara’nın rol aldığı reklam filmini çekti.
1995’te ‘Ayrılık Olmaz’ adlı albümle müzik piyasasına giriş yapan Metin Arolat, hem yönetmenlik hem şarkıcılık kariyerini birlikte yürüttü. Arolat, birçok markanın reklam filmlerinde yönetmenlik yaptı.
Metin Arolat, 2020’de kaybettiği annesine verdiği sözü tutarak hayata tutunmaya çalıştığını ifade etmişti.
Metin Arolat, iki gün önce Armağan Çağlayan’ın YouTube programında şunları söylemişti;
“Çok büyük bir travmaydı ağabeyimi kaybetmem. Büyük bir travma yaşadım. Hâlâ da her gece konuşmadan uyuyamam ağabeyimle. Çünkü benim bildiğim o yaşa kadar ben şımarık bir kardeştim, geç de doğmuşum. Ağabeyim üniversitede okuyordu, ben üniversiteye yeni başlamıştım. Annemle ağabeyim arasında şu konuşmaya bile şahit olmuştum: Annem diyor ki ağabeyime, “Ya Demir, Metin şimdi okula başladı. Bir tane spor ayakkabı varmış, markasını da bilmiyorum.”
“O zaman Türkiye’de markalı şeyler yok, Amerikan pazarında görmüşüm. Okula da başlamışım, bakmışım milletin üstünde bir şeyler var. Ağabeyim demiş ki “Anne bu ay ben idare edeyim arkadaşlarımı. O şimdi yeni başladı üniversiteye, ister öyle şeyler. Bana para yollamayın, Metin’e ayakkabı alın.” Burada benim şımarıklığım var, “Ayakkabı geliyor!” olmuştum.
“Ağabeyimin ölümünü bana öyle bir şekilde söylediler ki… Ben o zaman Ayvalık’ta yazlıktayım anne ve babamla. Komşumuz geldi, niye geldiğini bile anlamadım. Ağabeyin kaza geçirdi” dedi bana. Ben şöyle algıladım, abimin öğrenci evinde raf vardı, o mu düştü de parmağını yaraladı diye. ‘Annen de yanında değil eve gitsen olur mu’ dedi. Eve gittim, radyodan babam dinliyor. Bir kaza haberi, isimler okunuyor. Ne oldu baba dedim, “Demir kaza geçirmiş” dedi. Ama hâlâ ölüm yok ya hayatımızda hiç düşünmüyorsun. Tam ne olduğunu idrak ederken alt komşudan “Metin ablan arıyor” dediler. Gittim telefonu açtım. Ablam feryat figan; ‘Babama sakın belli etme, Demir öldü.’ Babamı belli etmeyeyim ama. İdolüm ya, o anda yine beynim uyuşuk. Babama belli etmemem lazım, babam da o zaman rahatsızdı.
“Orada psikolojimi çok değiştirdim. O an çok kötü bir şey oldu. Bütün ruhum da ondan sonra hep öyle kaldı. Uzatmayacağım çünkü uzatırsam kötü olacak. Yetenek sınavını birincilikle kazandı… Fedakârlık yapıldığını sonradan anlıyorsun. Sonra şuna dönüşmüştü ağabeyim benim kafamda: Ben hayatta bir şey yapamazdım ki. Ağabeyim ne yaparsa hayatta ben onu yapacaktım. Bir de idoldü benim için. Çok yalnız kaldım o gidince, hayata hiç bakmamışım, ne olacağımı düşünmemişim. Bir de ağabeyim ölünce, çok neşeli bir aile düşün, bir anda herkes, babam odada ağlar, yas evi, kasvet evi, senelerce sürdü bu. Zaten babam da arkasından vefat etti, beyninde ur oluşmuş. Bir anda mahvoldu herkes, ben oradan kaçmak istedim.”
Metin Arolat, basında intihar ettiğine dair haberlerle ilgili olarak, şunları söylemişti; “İntihar değil, depresyona girdim tabii ki. Ağabeyimi, babamı arka arkaya kaybettiğim dönemleri hâlâ üstümden atamadım. Depresyon dediğim oydu; bayağı kendimi kapadım, 6 ay evden çıkmadım, 6 ay tıraş olmadım, duş almadım. Ve bunu anneme de fark ettirmek istemedim. İntihar değil, artık benim tedavim olmam gerektiği için Lape’ye yatırıldım arkadaşlarım tarafımdan. O zamanlar kopmaya başlamıştım, telefonu açmıyordum, duvarlara bakıyordum. Depresyon garip bir şey. 10-15 gün yattım. Herkese tavsiye ederim bu arada.”
“Üniversite imtihanına girdiğimde, ben Güzel Sanatlar’da okumak istiyorum, sinema televizyon bölümünde, ilgim var diye. O sene ilk defa puanla aldılar ve çok yüksek bir puanla. Hatta benim ilk tercihim o, ikincisi dişçilik. Öyle bir puan ki, düşün, ikincisi dişçilik. Rahmetli ağabeyim yapmıştı benim sıralamamı. Güzel sanatları istiyorum, onlar da hiç öyle bir şey düşünmüyorlar. Baba bankacı, ağabeyim işletmede okuyor Hacettepe’de. Neye ilgim olduğunu bilmiyorlar, ben de bilmiyorum. İşletmeye girdim, 2. sınıfta tekrar girdim, yetenek sınavına dönmüştü o zaman. O zaman birincilikle kazandım ama o arada ağabeyimi kaybettim trafik kazasında. Ailecek Per perişan durumdayız.”
Annemler dediler ki ‘Oğlum, sen bu okulu bitir, son iki senesindesin’. Bilmiyorlar ki ben hiçbir sınava girmemişim, okuldan atılmışım. Hiç alakam yok. Matematik sıfır bende. İlgim olmayan da sayısal taraflar; sayısal şeyler, para… Ben sadece müzik, görsellik, çocukluktan gelmiş. Öbür iki senede de kopya çekerek bütün okulu bitirdim.