İsrail’in Hizbullah’a düzenlediği hava operasyonları nedeniyle Lübnan’da kitlesel göç yaşanırken, İsrailli yetkililer operasyonların sıklaşacağı mesajını verdi.
Lübnan Sağlık Bakanlığının verilerine göre, İsrail’in 23 Eylül’den bu yana ülkeye düzenlediği hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı 577’ye çıktı.
Ülkedeki son durumu Lübnan Sağlık Bakanı Firas El-Ebyad, Habertürk TV Güvenlik Politikaları Koordinatörü Çetiner Çetin’e aktardı…
– İsrail’in son saldırıları Lübnan’daki sağlık altyapısına ne tür etkiler yaptı? Hastaneler ve sağlık merkezleri bu süreçte nasıl etkilendi?
Geçen haftaki etkisi ağır oldu. 60’tan fazla çocuğun yanı sıra 90’dan fazla kadın, buna ek olarak ambulans ekiplerine saldırılar oldu, 4 sağlık görevlisi öldürüldü, ayrıca 14 ambulansa ve çocuk arabasına saldırılar oldu. 16 ambulans ekibi yaralandı, ayrıca bir hastaneye ve iki sağlık merkezine saldırılar oldu. Ölen sivillerimizin sayısı 500’ü aşmış durumda.
– İsrail saldırıları sonrasında yaralı ve hasta nakliyesinde karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdi? Bu zorlukları aşmak için hangi adımları attınız?
Elbette asıl mesele, hastaların bu hastaları barındırabilecek kapasiteye sahip hastanelere nakledilmesiydi. Gazze’ye yönelik saldırının başlangıcından bu yana, Sağlık Bakanlığı Acil Operasyon Odası aracılığıyla, hastaları naklettiğimizde hastanelerin bu yaralıları alabilecek kapasiteye sahip olmasını sağladık. Buna ek olarak, Gazze’nin özel bölgelerinde meydana gelen kitlesel yerinden edilme gibi bazı zorluklar da vardı, bu da ambulansların kullanması gereken yolların çoğunun yerinden edilenlerin arabalarıyla dolu olduğu anlamına geliyordu.
– Lübnan Sağlık Bakanlığı olarak olası bir savaş durumunda sağlık hizmetlerinin sürekliliğini sağlamak için ne tür hazırlıklar yaptınız? Olası bir savaş durumunda, özellikle yoğun bombardıman altında kalan bölgelerde acil sağlık müdahalesi yapacak ekiplerinizin durumu nedir? Eğitim ve donanım anlamında yeterli olduklarını düşünüyor musunuz?
Sadece dünkü saldırılarda yaklaşık 600’e yakın şehit ve 1800 civarında yaralı kaydettik ve bu bir gün içinde gerçekleşti. Bir haftalık toplam bilançoyu ele alırsak, 2006’da gerçekleşen savaşla karşılaştırıldığında neredeyse yedi yüz veya iki yüzden fazla şehit ve beş binden fazla yaralıya ulaştığımızı görüyoruz, bu sayı bir haftada 2006 savaşında düşen şehit ve yaralı sayısının yarısına eşdeğer olduğu anlamına geliyor.
– İsrail’in Gazze’de yaptıklarına hepimiz şahit olduk. Hastaneler ve kutsal mekanları yok saydılar. Benzer bir tehdit Lübnan içinde geçerli olur mu? Sağlık Bakanlığı’na bağlı araçlar hedef alınır mı? Ambulanslar hedef alınır mı?
Hiç şüphe yok ki ambulans ekipleri çok fazla fedakarlık yapıyor ve bu tehlikeli yerlere ulaşmak ve insanlara yardım etmek için günlerini veriyorlar. Daha bugün, bir ambulansın doğrudan hedef alınmasıyla bir şehit daha verildi, ancak biz gerçekten bu ambulanslar, özellikle meydana gelen patlamalar sırasında, yüksek bir kapasiteye sahibiz, farklı hastaneler arasında hasta taşıyan bin yüz ambulansımız var, böylece onlara yeterli bakımı verebildik. Ancak burada ambulans ekiplerini hedef almanın bir savaş suçu olduğu gerçeğinden de bahsetmeliyiz.
Burada ambulans ekiplerini hedef almanın bir savaş suçu olduğu, insan haklarını koruyan uluslararası yasalara aykırı olduğu ve savaş durumlarında tıbbi ve ambulans ekiplerini koruyan GNAF sözleşmelerine de aykırı olduğu gerçeğinden de bahsetmeliyiz, bu nedenle Gazze’de gördüğümüz gibi doktorları ve hastaneleri hedef alan düşman maalesef Lübnan’da da bu eylemleri tekrarlıyor.
– İsrail neden bu kadar rahat davranıyor sizce ?
Aksine, ona silah ve mühimmat sağlayan birkaç ülke olduğunu görüyoruz, bu nedenle maalesef bu düşman, hiçbir hesap verebilirliği yokmuş gibi, herhangi bir hesap vermeden istediği suçları işlemek için yeşil ışığı varmış gibi davrandığını hissediyor ve bu maalesef uluslararası toplumun görevini gerektiği gibi yapmadığı anlamına geliyor, özellikle de uluslararası toplumun kendisi tarafından oluşturulan yasalara göre ve bazı ülkeleri diğerlerinden farklı standartların yönettiği açıktır.
– Sağlık Bakanlığı olarak ilaç ve tıbbi malzeme stoklarınız olası bir savaş senaryosuna ne kadar hazır? Lübnan halkının ihtiyaçlarını karşılayabilecek kapasitede misiniz?
Hiç şüphe yok ki tıp sektörü, sağlık sektörü, hastaneler ve sağlık kurumları çatışmaların genişlemesine karşı iyi hazırlandı, ancak İsrailli düşmandan gördüğümüz vahşet karşısında, bu sektörün desteğe ihtiyacı var. Stokları artırabilmek, ilaç miktarını artırabilmek ve Allah korusun yakın zamanda herhangi bir genişleme olasılığına hazırlanmak için bu sektörün emrine çok fazla kaynak koyduk, ancak aynı zamanda komşu ülkelerden de Lübnan’daki sağlık sektörünü desteklemek için önemli olan birçok kardeş ve dost olduğu anlamına geliyor, örneğin Türkiye, yarın inşallah bir uçak gelecek.
– Sağlık Bakanlığı olarak ilaç ve tıbbi malzeme stoklarınız olası bir savaş senaryosuna ne kadar hazır? Lübnan halkının ihtiyaçlarını karşılayabilecek kapasitede misiniz?
Sağlık sektörünün bu durumdaki yaralıların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çok fazla desteğe ve yardıma ihtiyaç duyacağına şüphe yok.
Uluslararası toplumla, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), UNICEF ile iletişim halindeyiz, ayrıca toplumdan, kardeş ve dost ülkelerden Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve Sınır Tanımayan Doktorlar ile de çalışmalar var ve Türkiye’ye ek olarak Mısır’dan, Ürdün’den de yardım geldi ve İran ve Suriye’deki Sağlık Bakanı ile de iletişim vardı ve hepsinin amacı elbette Lübnan’daki durumu kontrol etmek ve Lübnan’daki sağlık sektörüne yardım eli uzatmak.
– İki gündür Güney Lübnan ve Bekaa’dan çok sayıda insan Beyrut’a göç ediyor. Teknik olarak bu insanlara bir alt yapı bir düzeni oluşturabilecek misiniz? Barınma imkanları sağlayabilecek misiniz?
Sağlık Bakanlığı yerinden edilmiş kişilere sağlık hizmetleri sunmak için Başbakanlık Afet Yönetim Odası ile işbirliği içinde çalıştı ve Halk Sağlığı Bakanlığı’nda yerinden edilmiş kişilerin acil servisini yaptık ve bir yardım hattı kurduk ve ayrıca yerinden edilmiş kişileri hem kanserler hem de örneğin hamile kadınlar ve diğerleri için diyalize ihtiyaç duyabilecek yerinden edilmiş kişiler gibi sağlık hizmetlerine yönlendiriyoruz. Buna ek olarak, Iwab merkezlerinde de yardımcı olduğumuz kronik hastalıklar için bir miktar ilaç var ve onlara gerçekten nasıl yardımcı olabileceğimizi görmek için yerinden edilmiş kişilere giden mobil odalar var.
Türk halkı ve Türkiye’ye mesaj
Evet, gerçekten de son yıllarda ve Lübnan’ın yaşadığı zorluklar ve birbirini izleyen krizler sırasında Türkiye ve Türk halkı, gerek yardımlar, gerek sağlık sektörüne ilişkin ilaç ve tıbbi malzemeler, gerek Sayda’daki Türk hastanesi gibi hastanelerin kurulması, gerekse Lübnan halkı ile Türkiye halkı arasındaki özel ilişki aracılığıyla manevi destek yoluyla her zaman Lübnan’ın ve Lübnan halkının yanında olmuştur. Teşekkür ederiz.