İsrail, dün gece saat 23:00 itibarıyla Güney Lübnan’da başlattığı askeri harekâtın yol haritasını netleştirdi.
Önümüzdeki 45 gün içerisinde, İsrail’in işgal etmeyi planladığı bölgeler arasında Yaroun, Ain Ebel, Maroun El-Ras, Sur (Tyre), Haddatha, Aita El Jabal (El Zot), Jmaijmeh, Touline, Deir Aames, Borj Qalaouiye, Biyyadah, Zebqine, Jbal El Botm, Srebbine, Chaatiyeh, Knisseh, Hanniyeh, Maarekeh, Ghandouriyeh, Deir Qanoun, Malkiyet El Sahel, Borj El Chmali, Ebel El Saqi, Srifa, Deir Qanoun En Nahr, Aabbasiyyeh, Rashidiyeh, Bint Jbeil ve Aitaroun yer alıyor.
İsrail’in askeri stratejisi
İsrail’in askeri harekâtı, geçtiğimiz aylarda hız kazanan sınır ihlallerinin ve çatışmaların bir devamı olarak değerlendiriliyor. İsrail’in önümüzdeki süreçte geniş çaplı bir kara harekâtına girişeceği ve askeri varlığını özellikle Yukarı Galilee bölgesine paralel olarak genişletmeyi hedeflediği düşünülüyor. İsrail, bu hamlesiyle bölgedeki güvenlik sorunlarına çözüm getirmeyi ve Hizbullah’ın tehditlerini bertaraf etmeyi amaçlıyor.
Habertürk’e konuşan Lübnanlı güvenlik kaynakları, İsrail’in askeri manevralarını dikkatlice incelediklerini ve hedefin bu stratejik bölgeler olduğunu belirtiyorlar. İsrail ordusunun kara birliklerinin yanı sıra, hava kuvvetlerinin de devreye girmesi bekleniyor. Özellikle sivil altyapı ve Hizbullah’a ait askeri hedeflerin imha edilmesine yönelik saldırılar artabilir.
Hizbullah’ın direniş hatları ve stratejileri
Öte yandan, Hizbullah kaynakları da İsrail’in bu işgal planına karşı çeşitli stratejiler geliştirdiklerini belirtiyorlar. Habertürk’e bilgi veren Hizbullah kaynakları, İsrail’in işgal etmeyi hedeflediği bu bölgelere çok sayıda silahlı grubun kaydırıldığını ve yedi farklı noktada direniş hatlarının oluşturulduğunu ifade ediyor. Hizbullah, bu kritik bölgelere özel birlikler kaydırarak İsrail ordusuna karşı etkili bir direniş gösterme amacında.
Hizbullah, yıllardır Lübnan’ın güneyinde etkili bir askeri varlık oluşturmuş durumda. Bu bölgelerdeki yerel halkla sıkı bağları bulunan örgüt, İsrail’in işgal harekâtına karşı küçük fakat mobilize timlerle karşı koymayı planlıyor. Bu direniş hattı, gerilla savaşı yöntemleriyle desteklenerek İsrail’in ilerleyişini yavaşlatmayı hedefliyor.
Hizbullah kaynakları ayrıca, sahadaki istihbarat faaliyetlerinin hızlı ve akıcı bir şekilde yürütüldüğüne de dikkat çekiyorlar. İsrail’in lider kadroya yönelik düzenlediği saldırılara rağmen, örgütün sahadaki operasyonel kapasitesini kaybetmediği ve etkili bir direniş sergilemeye hazır olduğu belirtiliyor.
Bölgesel gerilimler ve uluslararası tepkiler
İsrail’in Güney Lübnan’a yönelik bu askeri harekâtı, bölgedeki gerginliği daha da tırmandıracak gibi görünüyor. Lübnan hükümeti ve Hizbullah, İsrail’in saldırılarına karşı uluslararası topluma çağrılarda bulunurken, Batı dünyası ise İsrail’in güvenlik endişelerini dile getiriyor. Ancak, bu harekâtın Lübnan’da büyük bir insani krize yol açma potansiyeli de göz ardı edilmiyor.
Özellikle Birleşmiş Milletler ve bazı Avrupa ülkelerinin bu krizi önlemek adına diplomatik girişimlerde bulunabileceği, ancak sahadaki askeri gerçekliğin bu tür girişimleri etkisiz kılabileceği yorumlanıyor.
İsrail’in Güney Lübnan’daki işgal planı ve Hizbullah’ın bu işgale karşı oluşturduğu direniş hatları, bölgede uzun sürecek bir çatışmanın habercisi olabilir. Önümüzdeki 45 gün içerisinde yaşanacak gelişmeler, sadece Lübnan’ın değil, tüm Orta Doğu’nun dengelerini değiştirebilir. Hem İsrail’in hem de Hizbullah’ın stratejileri, bölgedeki askeri ve siyasi tabloyu derinden etkileyecek.
Bu kritik dönemde Lübnan halkının yaşadığı zorluklar ve uluslararası toplumun müdahale seçenekleri de merakla izlenecek. Özellikle İsrail’in işgal hareketine karşı Hizbullah’ın direniş gücü ve bölgedeki diğer aktörlerin tepkileri, Orta Doğu’daki geleceği belirleyecek en önemli unsurlar arasında yer alıyor.
