Saldırının hedefi olarak gösterilen yerler arasında üç İsrail askeri hava üssü ile Mossad ve 8200 Birimi’ne ev sahipliği yapan Tel Aviv’in kuzeyindeki Herzliya bölgesinde bulunan bir istihbarat merkezi yer alıyor. Bu istihbarat tesisinin salı günü tahliye edilmesi, İsrail’in bu saldırı tehdidine karşı ciddi önlemler aldığını ortaya koyuyor.
İstihbarat yetkililerinden alınan bilgilere göre, İran bu saldırıyı balistik füzelerle gerçekleştirebilir. İHA’lar ve seyir füzeleri de potansiyel tehditler arasında sayılıyor. İran’ın bu tür saldırı kabiliyetine sahip olduğu biliniyor ve özellikle bölgedeki askeri dengeler açısından büyük bir risk taşıyor.
ARAP MEDYASINDAN YORUMLAR: BÖLGEDEKİ GERİLİM TIRMANIYOR
Bu saldırı planı iddiası Arap medyasında da geniş yankı buldu. El Arabiya, İran’ın böylesine cesur bir adım atmasının, bölgedeki dengeleri yeniden şekillendirme amacı taşıdığını ve özellikle İsrail’in İran’a karşı yürüttüğü örtülü operasyonların bir intikamı olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Yayında, bu saldırının İran’ın İsrail karşıtı müttefiklerine de moral ve stratejik güç sağlayabileceği, Hizbullah’ın bu süreçte aktif bir rol üstlenme ihtimaline dikkat çekiliyor.
Al-Mayadeen, İran’ın böyle bir saldırıyı gerçekleştirmesi halinde, bölgedeki çatışmaların sadece İsrail-İran hattıyla sınırlı kalmayacağına, Lübnan, Suriye ve Irak gibi ülkelerdeki İran yanlısı grupların da bu saldırıya destek verebileceğine işaret ediyor. Bu gelişmenin, İran’ın bölgedeki etkisini daha da pekiştirmeye yönelik bir stratejinin parçası olduğu ve İsrail’in karşılık verme noktasında büyük zorluklarla karşı karşıya kalabileceği dile getiriliyor.
İRAN’IN STRATEJİK HAMLESİ:BÖLGEDEKİ DENGELER NASIL DEĞİŞEBİLİR?
İran’ın böylesi bir saldırı planladığı iddiası, son yıllarda Ortadoğu’da şekillenen bölgesel güç dengeleriyle doğrudan ilgili. İran’ın özellikle 2015’ten bu yana balistik füze kapasitesini artırması ve İHA teknolojilerine yaptığı yatırımlar, bu tür saldırıları gerçekleştirebilme kapasitesini artırdı. İsrail’in kritik askeri ve istihbarat altyapılarına yönelik bu saldırı tehdidi, İran’ın sadece askeri bir mesaj vermekle kalmayıp, bölgedeki etkisini derinleştirme çabasının bir parçası olarak okunabilir.
ABD’li yetkililerin balistik füze saldırısı beklentisi, bu tehdidin boyutlarını gözler önüne seriyor. İran’ın daha önceki operasyonlarında da görüldüğü gibi, yüksek isabet oranına sahip füzeleriyle İsrail’e ciddi zararlar verebileceği düşünülüyor. Geçmişte Aramco’ya yapılan saldırılarla benzer bir stratejik düzeyde olabileceği tahmin edilen bu saldırı, bölgedeki müttefiklerine de gözdağı vermek anlamı taşıyor.
İSRAİL’İN HAZIRLIKLARI VE OLASI KARŞILIK STRATEJİSİ
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın, İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Genelkurmay Başkanı ve üst düzey yetkililerle yaptığı acil durum değerlendirmesi, İsrail’in bu saldırıya nasıl yanıt vereceği konusunda stratejik kararların alındığını gösteriyor. İsrail’in savunma kapasitesi, özellikle Demir Kubbe ve Davut’un Sapanı sistemlerine dayanıyor. Ancak İran’ın çoklu füze ve drone saldırılarının bu savunma sistemlerini zorlayabileceği belirtiliyor.
İsrail’in savunma stratejisi kadar, saldırı sonrası vereceği yanıt da merak konusu. Tel Aviv’deki askeri üsler ve istihbarat merkezlerine yönelik başarılı bir saldırı, İsrail’in İran’a yönelik daha sert bir askeri misilleme yapmasını zorunlu kılabilir. Bu da, bölgedeki gerginlikleri savaşa dönüştürebilecek bir tetikleyici olabilir.
ABD’NİN ROLÜ VE ULUSLARARASI TEPKİLER
İsrail’in en yakın müttefiki olan ABD, bu krizde nasıl bir rol oynayacak? ABD’li yetkililer, İsrail’in savunmasına destek verileceğini açıkladı, ancak olası bir İran saldırısının ABD’nin bölgedeki üslerini ya da müttefiklerini hedef alıp almayacağı konusunda belirsizlik sürüyor. Ayrıca, Körfez ülkeleri başta olmak üzere bölgedeki diğer devletlerin bu krizde nasıl bir pozisyon alacağı da önemli bir konu.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin son dönemde İran ile diplomatik temaslarını yoğunlaştırdığı biliniyor. Bu ülkeler, İran-İsrail geriliminde doğrudan taraf olmak istemese de, böylesi büyük çaplı bir saldırı bölgedeki güvenlik ortamını zayıflatabilir ve bu ülkeleri de doğrudan etkileyebilir.
BÖLGEDEKİ TEHLİKE BÜYÜYOR
İran’ın Tel Aviv’e yönelik bu olası saldırı planı, Orta Doğu’nun zaten kırılgan olan güvenlik dengesini daha da tehlikeli bir hale getiriyor. İsrail ve İran arasındaki bu karşılıklı tehditler, bölgedeki diğer aktörleri de içine çekebilecek bir çatışma riskini artırıyor. Hem askeri hem de diplomatik olarak bu kriz, önümüzdeki günlerde Ortadoğu’nun en sıcak gündem maddesi olacak.
Arap medyasındaki yorumlar ve ABD’nin bu krize nasıl dahil olacağı, bölgedeki güç dengelerinin yeniden şekillendiğine işaret ediyor. İran’ın bu hamlesi, sadece İsrail’i değil, tüm dünyayı ilgilendiren bir güvenlik meselesi olarak dikkat çekiyor.