Türkiye Sigorta Başkanı Uğur Gülen, sigortanın nefes gibi olduğunu ve tıpkı nefes almadığınız zaman öneminin farkına varılması gibi sigortanın da gerekliliğinin ortaya çıktığını kaydetti. Sigorta Haftası kapsamında düzenlenen 3’üncü Uluslararası Sigorta Zirvesi’nde Sigorta Sayfası programının ilk bölümüne konuk olan Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Uğur Gülen, bu yıl zirvenin konusunun ‘koruma açığı’ olduğunu kaydederek, “Finansal sürdürülebilirliği sağlamak için büyük risklere karşı bireyler, kurumlar, kamu ve sigorta sektörünün ne yapması gerektiğini konuşuyoruz. Yabancı uzmanlarla da ciddi bir görüş alışverişi yapıyoruz” diye konuştu. Koruma açığının sigortalanabilir bir riskin ne kadarını sigortalanmadığının göstergesi olduğunu anlatan Gülen, “Koruma açığınız ne kadar az ise refah düzeyi ve toplumsal dayanıklılığınız o kadar fazla demektir. Örneğin Kahramanmaraş depreminde toplam ekonomik kayıp 106 milyar dolardı. Bunun ancak 6 milyar doları sigortalıydı. 100 milyar doları ise koruma açığı olarak devlet ve vatandaşa kaldı. Bu 6 milyar doların tamamını da uluslararası sigortacılık sisteminden aldık” dedi.
DEVASA RİSKLER İLE KARŞI KARŞIYAYIZ
Şehirlerin ve hayat koşullarının çok değiştiğini ve büyüdüğünü anlatan Gülen bu şehirlerin hepsinin de iklim değişikliğinden etkilenen, deprem veya diğer doğal afetlere maruz kalabilecek yerler olduğunu ifade ederek şunları kaydetti; “Bugünlerde bir bankanın hesaplarıyla ilgili haberler yayılıyor. Bir çok mahrem bilgilerimiz internet ortamında. Bunların ele geçirilmesi büyük bir faciaya neden olur. Bazen bu bilgileri ele geçirmek için beni bile defalarca arıyorlar. Bu bir siber risk yaratıyor. Üretken yapay zekayla insanı olduğu gibi kopyalayan varlıklar oluşmaya başladı. Bunlar muazzam riskler yaratıyor. Diğer yandan ömür de uzuyor. Emekli olduktan sona 30-40 yıl hayatta kalacağız. Bu dönemi iyi geçirebilmemiz için tasarrufa ihtiyaç var. Ömür uzadıkça sağılık problemleri, kronik hastalıklar artıyor. Bunlar devasa sorunlar. Bu farkındalığı herkese hissettirmeye çalışıyoruz:”
Gülen koruma açığı olan alanları kısaca, doğal afetler ve iklim değişikliği, siber riskler ve üretken yapay zekanın getirdiği riskler, sağlık, emeklilik dönemindeki gelir olarak sıraladı. Gülen, “Gün geçtikçe yaşam, kronik hastalıklar, sağlık sistemlerine harcanan paralar artıyor. Bu bütçelerin üstesinden gelmek çok önemli hale geldi. Sağlık uzun süreli bakım önümüzdeki dönemin konusu olacak” dedi.
ZORUNLU SİGORTALARDA DENETİM ARTMALI
Türkiye’de sigortalılık oranının düşük olmasının temel nedeninin vatandaşın güçlü devlete olan inancı olduğunu söyleyen Gülen, “Devlet babalığında da bonkör. Tabi iki devlet vatandaşa sahip çıksın. Ama bir taraftan bu korunma açığını muhafaza etmek tarafında vatandaş tarafında isteksizliğe neden oluyor. Bir yandan da sigorta gelirle ilgili. Eğer geliriniz düşükse sigorta yaptırmanızın anlamı olmaz. Sigorta şirketleri tüm sigorta ürünlerini vatandaşa sunuyor. Bir ürün eksikliği yok. Kamunun sigorta gereken alanlarda denetleyici olması lazım. Özellikle zorunlu sigortalarda denetimin olması gerekiyor” dedi.
KASKO FİYATI NEDEN ENFLASYONDAN AZ ARTTI?
Yılın ilk 8 ayında kasko primlerinin artışının enflasyonun altında olduğunu vurgulayan Gülen, bunun iki nedeni olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bu bir miktar mali gelir kaynaklı. Yüksek faiz ortamında sigorta şirketleri mali gelir elde edip sigortacılık geliri ile dengelediler. İkinci olarak da orada tam rekabet piyasası var. Orada arz ve talep buluştu.”
Tamamlayıcı sağlık sigortası ile birlikte sağlık sigortalı sayısının 8 milyona çıktığını anlatan Gülen, özel hastane sayısının artmasının da bunda etkili olduğunu anlattı. Gülen, sağlık kuruluşlarının kapasitelerinin bir kısmını yabancı hastalara vermelerinin fiyatların artmasını sağladığını dile getirerek, bunun vatandaşın tamamlayıcı sağlık sigortasını kullanmasının önünde engel olduğunu söyledi. Gülen tamamlayıcı sağlık sigortasının kullanım alanının genişlemesi için Sağlık Bakanlığı ile üniversite hastanelerinin kullanımına başlanması konusunda çalışma başlattıklarını ifade ederek, “Şehir hastanelerinin de kullanılmasını talep edeceğiz. Böylece tamamlayıcı sağlık sigortasının kullanım alanı artacak. Diğer yandan uzun süreli sağlık sigortaları ve yaşlı bakım sigortaları ile önleyici sağlık sigortaları konularının gündemimizin parçası olması gerekiyor” şeklinde konuştu.