İsrail, Sinvar gibi Hamas’ın simgesi olmuş bir lideri sağ yakalamak yerine öldürmeyi bilinçli bir strateji olarak benimsedi. Canlı yakalanan bir Sinvar, hem Filistin halkı için güçlü bir savaş sembolü olabilir, hem de Hamas’ın elinde esir takası için önemli bir pazarlık kozu haline gelebilirdi.
Ancak bu senaryo, İsrail’in stratejik hedeflerine ters düşüyordu. Sinvar’ın esir tutulması, Gazze’deki savaşı daha da güçlendirebilir ve Hamas’a yeni bir liderlik kaynağı sunabilirdi. Bu nedenle İsrail, Sinvar’ın ölümüyle savaşın lider kadrosuna ağır bir darbe vurmayı hedefledi.
Psikolojik savaş stratejisi
Sinvar’ın öldürülmesi, yalnızca askeri bir başarı olarak değil, aynı zamanda psikolojik bir savaş hamlesi olarak görülmeli. İsrail, Sinvar’ın ölümüyle birlikte Hamas’a ve Gazze’deki savaşçılara bir mesaj vermeyi amaçladı: Savaşın sembol isimleri dahi güvende değil. Bu tür stratejik hamleler, Hamas’ın moralini bozarak lider kadro içinde belirsizlik yaratmayı ve savaşın devamını zorlaştırmayı hedefliyor.
Sağ yakalamanın riskleri
Sinvar’ın canlı yakalanması, İsrail için stratejik riskler taşıyordu. Filistinli liderlerin geçmişte cezaevlerinden bile savaşı yönlendirdikleri biliniyor. Sinvar’ın esir olarak tutulması, cezaevinde bile Hamas’ın stratejilerini etkilemesine ve savaşı motive etmesine neden olabilirdi.
İsrail, bu tür bir senaryoyu önlemek ve Sinvar’ı savaşın sembolü haline getirmemek için öldürme seçeneğini tercih etti.
Stratejik üstünlük arayışı
İsrail’in Sinvar’ı öldürmesi, uzun vadeli stratejik bir üstünlük elde etmeye yönelikti. Sinvar’ın canlı yakalanması, mücadelenin sembolizmini güçlendirebilirdi.
İsrail, bu riski almamak adına Sinvar’ı öldürerek, Hamas’ın iç liderlik dengelerini sarsmayı ve savaşın gelecekteki planlarını yeniden gözden geçirmeye zorlamayı hedefledi. Bu hamle, Hamas’ın liderlik krizine sürüklenmesi ve savaşın zayıflaması amacıyla yapılan dikkatlice hesaplanmış bir strateji olarak öne çıkıyor.