Ömrünün önemli bölümünü ABD’nin Pensilvanya eyaletindeki devasa çiftliğinde geçiren Fetullah Gülen, örgüte talimatlarını buradan veriyordu. Dar bir çevresinin erişiminin olduğu bu çiftlikten Fetullah Gülen’in mesajları kendi internet sitelerindeki videolarla örgütün tabanına ulaştırılıyordu. Son yıllarda örgüt içinde birtakım çözülmeler ve fikir ayrılıkları olduğu söylense de değişmeyen tek şey, Fetullah Gülen’in ABD’de ikameti idi.
Bu durum da Türkiye’nin ABD ile ilişkilerindeki en ön önemli anlaşmazlık konularından biriydi.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) 17-25 Aralık süreci ile başladı. Örgütün ‘terör’ faaliyetleri açısından milat sayılan bu süreci Adana’da MİT TIR’larının durdurulması izledi. Ergenekon. Balyoz ve “Şike” gibi davalarda FETÖ’nün kumpasları da ortaya çıkarken, örgütün yasa dışı dinlemeleri gibi pek çok faaliyeti bir bir ifşa oldu.
Bu süreçlerde güvenlik güçleri ve yargı içinde örgütle bağı olan pek çok kişi grevlerinden alındı, çoğu yargılandı.
FETÖ elebaşının ABD’nin Pensilvanya eyaletindeki çiftliği
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, “takipsizlikle sonuçlanan 25 Aralık soruşturmasında usulsüzlükler yaptığı ve şüphelilere kumpas kurduğu” iddiasıyla aralarında bir numaralı sanık olarak Fetullah Gülen’in de bulunduğu 69 şüpheli hakkında hazırlanan iddianameyi 19 Ekim 2015’te kabul etti. Gülen hakkında kırmızı bülten çıkarılması amacıyla Adalet Bakanlığı’na yazı yazıldı.
YANITSIZ KALAN İADE TALEPLERİ
Böylece ABD ile ilişkiler açısından da kritik bir döneme girildi. 15 Temmuz hain darbe girişimine ilişkin davaların da bir numaralı sanığı olan Fetullah Gülen ile ilgili iade talepleri yanıtsız kaldı.
19 Temmuz 2016’da Türkiye, ABD’ye Fetullah Gülen hakkında 4 ayrı iade talebi dosyası göndererek süreci başlattı. Aynı yılın Ağustos ayında ABD Adalet ve Dışişleri bakanlıklarından heyetler Ankara’ya geldi. Eylül ayında Türkiye geçici tutuklama talebini ABD Adalet Bakanlığı’na iletti. Dönemin Adalet Bakanı Ekim ayında Washington’a giderek mevkidaşı Loretta Lynch ile görüştü.
Takip eden yıllarda da benzer görüşmeler ve başvurular tekrar etti. Bu süreçte ABD üç başkan gördü. Barack Obama, Donald Trump ve Joe Biden yönetimlerinin iade konusunda tavrı değişmedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu üç ABD Başkanı ile görüşmelerinde de konuyu gündeme getirdi.
Terör örgütü elebaşının ölümü dikkat çekici bir zamana denk geldi. ABD’de 5 Kasım’da başkanlık seçimleri yapılacak. Türkiye’nin 7 kez iadesini istediği ancak sonuç alamadığı gündem maddesi doğal olarak ortadan kalktı.
FETÖ elebaşının ölümü ile ilgili tüm gelişmeler ve değerlendirmeler, sıcağı sıcağına Habertürk TV’de Gün Başlıyor programında ele alındı.
İLİŞKİLERE ETKİSİ VE CENAZESİ NE OLACAK?
Türkiye, ABD’den örgütün maddi kaynaklarını yöneten ve Türkiye’de suça karışmış diğer isimlerin iadesini talep edecektir ancak Fetullah Gülen isminin ortadan kalkması ülkeler arası ikili ilişkiler açısından yeni dönemin kapısını aralaması açısından önemli görülüyor.
Hayatta iken Türkiye’ye iadesi gerçekleşmeyen elebaşının cenazesinin nereye defnedileceği ise merak konusu. Örgütün bu konudaki yaklaşımı iki ülkenin yetkililerince değerlendirilecektir.
BİRBİRİNE DÜŞEN ÖRGÜT VE ELEBAŞININ YERİ
ABD ile ilişkilerin seyri ile birlikte örgüt içindeki çözülmelerin vuracağı yer de takip edilecek bir diğer önemli konu. Mayıs ayında elebaşının yeğeni (kardeşi Mesih Gülen’n oğlu) Ebuseleme Gülen tarafından sosyal medyada yapılan paylaşımlarla örgüt yandaşları arasında alevlenen tartışmalar ortaya dökülmüştü.
FETÖ elebaşının yeğeni Ebuseleme Gülen
Ebuseleme Gülen, örgüt çiftliğinin hemen yanında yer alan bir evin girişinden yaptığı videolu paylaşımda, Fetullah Gülen’in “başka bir yere kaçırıldığını” iddia etmişti.
AA’nın 31 Mayıs’taki haberinde yeğeninin iddialarına göre Fetullah Gülen’in, örgütün karakutusu olarak bilinen Cevdet Türkyolu başta olmak üzere, Barbaros Kocakurt, Mustafa Özcan ve Gülen’in özel doktoru Kudret Ünal tarafından bilinmeyen bir yerde tutulduğu ifade edilmişti.
İddiaların örgüt yandaşları tarafından yoğun etkileşim alması üzerine de Fetullah Gülen adına uzun zamandır paylaşımların yapıldığı bir sosyal medya hesabında, FETÖ elabaşının çiftlikten “daha sakin bir ortamda” rutin faaliyetlerine devam ettiği ifadelerine yer verilmiş, yer değişikliğinin doktorların ısrarından kaynaklandığı öne sürülmüştü.
Ebuseleme Gülen, X paylaşımlarında, amcasının 15 Temmuz hain darbe girişimiyle ilgili “gerçekleri açıklamadan ölmemesi gerekir” yorumlarında bulunurken, Türkyolu, Adil Öksüz, Kudret Ünal ve Barbaros Kocakurt gibi örgütün önde gelen isimlerini suçlamayı sürdürmüştü.
Tartışmalara, Kemal Gülen ve Ahmet Kurucan gibi örgütün bazı etkili isimleri de sosyal medya hesaplarından katılarak elebaşı Gülen’in, “çok az kişinin bildiği bir evde bulunduğu, sağlık durumunun hassasiyetinden dolayı, kamp gibi kalabalık bir ortamda tutulmak istenmemesinin normal olduğu”nu savunmuştu.
Yapılan bu açıklamalar, örgüt tabanını tatmin etmezken, sosyal medyada Ebuseleme Gülen’in paylaşımlarına destek veren FETÖ üyelerinin sayısının arttığı da AA’nın haberinde vurgulanmıştı.
Ayrıca örgütün sitesinde paylaşılan görselin profil fotoğraf olarak tercih edilmesi, Gülen’in gerçek sağlık durumunu gizleme amacı taşıdığı yorumlarına neden olmuştu.
Türkyolu, Fetullah Gülen’in yeğeni Mebruke Türkyolu ile yaptığı evlilik sayesinde örgütteki yerini daha da sağlamlaştırmıştı.
Örgütün Gülen’den sonraki karar mekanizması olarak bilinen ve bizzat elebaşı tarafından atanan “Ali Heyet” adlı kurulunda yer alan Türkyolu’nun adı, özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası sık sık gündeme geldi.
Pensilvanya’daki kampın idaresinden, örgütün banka hesaplarına kadar her alanda yetkiyi elinde bulunduran Türkyolu, örgüte ait “himmet” paralarını kendi hesabına aktarmak, onlarca ev ve işyerine sahip olmakla suçlanmıştı.
Türkyolu’nun şahsi mal varlığının “hiçbir işte çalışmadığı halde” katlanarak artması diğer ülkelerdeki örgüt yapılanmalarını rahatsız etmiş, örgütün tabanından “biz maddi sıkıntı çekerken onlar lüks içinde yaşıyor” yorumları sosyal medya platformlarına yansımıştı.
Gülen’in sözde sosyal medya yöneticisi Osman Şimşek’in, diğer bölge elebaşlarının bu konudaki şikayetlerini dile getirdiği mektubu Fetullah Gülen’e okuması üzerine Türkyolu’nun Şimşek’i döverek kamptan kovduğu ve maaşını kestiği örgüt çevrelerinde duyulmuştu.
Bu olaydan sonra Türkyolu’nun örgüt yönetimini ele geçirdiği yorumları yapılmıştı.