Türkiye’de meme kanseri tedavisi güncel protokoller uygulanarak tecrübeli hekimlerce başarılı şekilde tedavi edilse de ihmal, bilgisizlik ve dikkatsiz hastalığın teşhis ve tedavisini olumsuz yönde etkiliyor. Sağlık Bakanlığı verileri, dünya genelinde her 6, Türkiye’de ise her 5 ölümden yaklaşık birinin kanser nedeniyle gerçekleştiğini gösteriyor. Dünyada tüm kanser türleri içinde kadınlarda görülme sıklığı açısından ilk sırada meme kanseri yer alıyor. Kadınlarda en sık görülen meme kanseri tiplerinden “üçlü negatif meme kanseri”ise özellikle genç kadınları hedef alışı ile dikkat çekiyor.
Aşağıda okuyacağınız cümleler hastalığa yakalanan kadınlara ait. Bu kadınların bazıları kanser olduğunu tesadüfen fark etmiş bazıları konuyla ilgili hiçbir bilgiye sahip değil bazıları çok genç bazıları ise belirtileri ihmal ettiği için tehlikeye kendi eliyle davetiye çıkartmış. Amaç bu ihmalkârlığı ortadan kaldırmak ve hastalıkla ilgili farkındalık yaratıp bu cümleleri duymamak.
İşte onlardan bazıları:
“Kızımı emzirirken nohut büyüklüğünde bir kitle fark ettim.”
“Bir terslik olduğunu kedim göğsüme atlayıp mememdeki şişlik iltihaplanınca anladım.”
“Teşhis konduğunda 26 yaşındaydım. Ne yapacağımı nereye gideceğimi bilemedim. Aile geçmişimizde olmadığı için konuyla ilgili hiçbir bilgim yoktu.”
“Ağrıdan duramıyordum. Anneannemde fibrokist varmış ve emzirince geçmiş. Annem abarttığımı düşünerek ‘Bir doğum yap, emzirince geçecek!’ diyordu ama geçmediği gibi mememin üstünde su kabarcığına benzeyen ufak yaralar açılmaya başladı.”
“ilk fark ettiğimde nohut tanesi kadardı. Bir buçuk yıl ihmal edince ceviz büyüklüğüne ulaştı.”
“Kanser Savaşçıları” tam da bu cümleleri duymayalım diye kurulmuş. Onlar kanser hastalığının tanı ve tedavi sürecinde ihtiyaç duyulabilecek her türlü bilgiyi doğru ve bilimsel kaynaklardan araştıran, öğrenen ve paylaşan bir sivil inisiyatif. 2011 yılından beri hedefleri, tanı alan kişilerin ve onların yakınlarının hastalıkla karşılaşma anlarından, tedavi ve sonrasındaki sürece kadar olan tüm ihtiyaçlarına çözüm üretmek. Kurumsal kimliklerini 2015 yılında bir dernek haline gelerek kazanmışlar. Gönüllülük esası güden dernekte, konusunda uzman bilim insanları, bilgi ve deneyimlerini hasta ve hasta yakınlarına aktarıyor. Tanı ve tedavi sürecini yaşamış veya yaşıyor olan savaşçılar bu inisiyatif sayesinde birbirleriyle deneyimlerini paylaşıyor. Derneğin en önemli misyonlarından biri de bu zorlu yolu tamamlayanların yeni başlayanlara rehberlik etmesi. Kanser savaşçıları eğitim, farkındalık ve psikolojik destek konusundaki projeleriyle hastalıkla ilgili farkındalığı artırmayı hedefliyor.
Haberimizin konusu derneğin üçlü negatif meme kanseri tanısı alan bireylerin tanı ve tedavi sürecinde yaşadığı sorunları ve ihtiyaçları belirleyerek çözüm üretebilmek adına gerçekleştikleri bilimsel bir araştırma.
Prof. Dr. Gürkan Sert
Araştırmanın yürütücüsü Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Sert. Kanser Savaşçıları Derneği Başkanı Belma Kurdoğlu Akgün, bu araştırmayla “Üçlü negatif meme kanseri” tanısı alan kişi ve yakınlarının kanserle tanışma anından itibaren tedavi ve sonrasındaki süreçlerinde karşılaşabilecekleri ihtiyaçlarına çözüm üretme amacında olduklarını söylüyor.
Akgün açıklamasında “Kanser Savaşçıları Derneği olarak, eğitim, farkındalık ve psikolojik destek konusunda çeşitli projelere imza atıyoruz. ‘Üçlü Negatif Meme Kanserinde Hasta Yolculuğu’ araştırması da bunun bir parçası. Bu kanser tipi tanısı almış kanser hastalarıyla yapılan görüşmelerle gerçekleştirilen araştırmanın, hasta olsun ya da olmasın toplumda farkındalık yaratacağına inanıyoruz” diyor.
PSİKOLOJİK EKONOMİK VE SOSYAL DESTEĞİN ÖNEMİ
Üçlü negatif meme kanseri tanısı alan hastalarla yapılan görüşmelerde, hastalar sağlık durumları hakkında bilgilendiriliyor, tanı alma ve tedaviye erişim süreçleri ile sosyal yaşamları, iş ve aile hayatları ile üreme fonksiyonlarının hastalıktan nasıl etkilendiğine dair veriler elde ediliyor.
Araştırma sürecinde “Üçlü negatif meme kanseri” teşhisi konusunda toplumda yeterli bilinç bulunmadığı, hastaların tanı alma ve tedavi konularında önemli bilgi eksikliklerinin olduğu belirtiliyor. Araştırmada ayrıca hastalık döneminde yaşanacakların öngörülemediği, tanı ve tedavi süreçlerinin hastanın ve ailesinin yaşamında zorluklara neden olduğuna dair bulgular da paylaşılıyor. Uygulanan tedavi ve yenilikçi yaklaşımların kanserle mücadelede önemli bir yer tuttuğunu belirten Prof. Dr. Gürkan Sert, tanıya başvuru, tanı, tedavi ve tedavi sonrası süreçte hasta ve yakınlarının psikolojik, ekonomik ve sosyal yönden desteklenmesinin sunulan tıbbi tedaviler kadar önemli olduğuna dikkat çekiyor.
ARAŞTIRMANIN ÖNEMLİ BULGULARI
*Hastalar tanı almak için başvurularını ellerine kitle gelmesi nedeniyle tesadüfen gerçekleştiriyor.
*Hastaların tanı alma süreleri başvurdukları sağlık kurumuna göre değişkenlik gösteriyor.
*Genç yaş ve ailede kanser öyküsü olmaması tanı alma süresinin uzamasına neden oluyor.
*Hastaların tanı alma sürelerinin uzaması tedavi süreçlerini güçleştiriyor.
*Tedavinin başlamasıyla birlikte hastalar kemoterapi sürecinde güçlük/ağrı, halsizlik, beslenme sorunları ve psikolojik sorunlar yaşayabiliyor.
*Tedavi sürecinde özel hastane ve kamu hastanelerinden hizmet alanların yaşadıkları süreçler de farklılık olabiliyor.
*Maddi zorluklar hasta ve hasta yakınlarını tedavinin her evresinde doğrudan etkiliyor.
*Kanser tedavisinde kullanılan yenilikçi tedavi seçeneklerine erişimde sorunlar yaşanıyor.
*Tanı ve tedavi hakkındaki bilgi ve bilgilendirilme eksiklikleri hastalarda kaygı ve endişeleri artırıyor.
*Hastalığı konusunda doğru bilgiye ulaşamayan veya eksik bilgilendirilen hastalar internetten bilgi edinme yoluna gidiyor.
*Genç yaştaki hastalarda “fertilitenin (doğurganlık) korunması için tanının ardından tedaviye mi başlamalı yoksa doğurganlığı koruyucu yöntemlere mi öncelik verilmeli” sorusuyla ilgili hızlı karar verme zorunluluğu bulunuyor.
DAHA ÇOK GENÇ KADINLARDA GÖRÜLÜYOR
Üçlü negatif meme kanseri farkındalığının önemine dikkat çeken İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Sönmez, “Üçlü negatif meme kanseri (TNBC) alt tipi, küresel ölçekte tüm meme kanseri vakalarının yaklaşık yüzde 10-15’ini oluşturur. Türkiye’de farklı yıllarda yayınlanan veriler meme kanseri alt tipleri içerisinde TNBC görülme oranının benzer olduğunu gösteriyor. TNBC, hastalık seyri ve tedavi yanıtı açısından diğer meme kanseri tiplerinden farklılıklar gösteriyor. Genellikle genç olan hastaların önemli kısmını ailede kanser öyküsü olan kadınlar oluşturuyor. Hastalığın genç yaştaki kadınlarda geç evrede teşhis edilmesi ve agresif seyirle ilerlemesi nedeniyle, hastaların yenilikçi tedavi seçeneklerine hızlı erişimi çok önemli görülüyor. Bu noktada Sağlık Bakanlığı’nın olumlu adımları bulunuyor. Klinik çalışmalar, uygun hastaların yenilikçi tedavi seçeneklerine erişimini mümkün kılarken, bu süreçte hastaların hekimleri tarafından detaylı ve doğru şekilde bilgilendirilmeleri çok önemli” diyor.
TELAFİSİ MÜMKÜN OLMAYAN SONUÇLARDAN UZAK OLMANIN YOLU
Hastaların, konunun uzmanı olmayan kişilerce sunulan tedavi yöntemlerine yönelmelerinin tanı ve tedavi süreçlerinde telafisi mümkün olmayan olumsuz sonuçlara yol açabildiğini vurgulayan Sönmez “Bu hastalığın tedavisi ve takibi için hastaların tıbbi onkoloji uzmanına başvurmaları gerekmektedir. Ülkemizde bu alanda çalışan tıbbi onkoloji uzmanlarının güncel bilgi seviyeleri en üst düzeydedir”diyerek devam ediyor; “Hastanın tedavisi süresince hekimini bilgilendirmesi çok önemlidir. Kanserle mücadele eden hastaların doğru bilgi kaynaklarına erişimlerinin sağlanmasının son derece önemli olduğunu düşünüyorum.”