İstanbul’da ikamet eden 52 yaşındaki iş insanı Adem Çakıroğlu, Mayıs 2021’de vücudunda aniden gelişen değişimleri koronavirüs belirtisi zannetti.
Bel ağrısı, halsizlik ve yorgunluk yaşayan Çakıroğlu, koronavirüs testi yaptırmak üzere Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurdu.
İlk testi negatif çıkan Çakıroğlu, kısa bir aranın ardından yeniden test yaptırmaya gitti ve yine aynı sonucu aldı. Bir gece ağzından kan gelmesiyle tekrar hastanenin yolunu tutan Çakıroğlu’na, yapılan tetkiklerin ardından Hepatit B’ye bağlı siroz teşhisi konuldu.
Koronavirüs olduğunu düşünürken karaciğer yetmezliğiyle karşı karşıya kalan Çakıroğlu, yeğeninin karaciğerinin uyum sağlamasıyla, 30 Eylül 2021’de yapılan nakille yeniden sağlığına kavuşarak, normal yaşamına döndü.
”Hastalığımı öğrendiğimde ‘Neden ben?’ diye haykırmak istedim” diyen Adem Çakıroğlu, 3 yılda yaşadıklarını anlattı.
Hastalığıyla birlikte iş hayatını tamamen bitirmek zorunda kaldığını, hiçbir şey yapamaz hale geldiğini dile getiren Çakıroğlu, “Mayıs ayında konulan teşhisle eylüle kadar hastanenin kontrolünde yaşamaya devam ettim. 5-6 aylık sürede nakil yapılmış oldu. O süreçten sonra da sağlığıma kavuşup, iş hayatıma döndüm. Etrafımıza, arkadaşlarımıza faydalı olmaya başladık. Çaresizlik çok başka bir şey” dedi.
“HER BİR ORGAN BAŞKA BİR BEDENDE CAN BULUYOR”
O süreçte kısa ve uzun dönem yapılan tüm planlarla birlikte hayatın da boş olduğunu anladığını aktaran Çakıroğlu, “Tamamen karakteriniz, psikolojiniz değişiyor. Hırslarınızın tamamen boş olduğunu görüyorsunuz, etrafa bakışınız değişiyor. Eşiniz, dostunuz, çocuklarınız olmadan bu süreç zor atlatılır. Biz hastaneye ikinci evimiz olarak bakıyoruz. Kendi gerçek doğum günümü takip etmiyorum, nakil olduğum 30 Eylül tarihini bekliyorum. Benim için hayatımın dönüm noktası oldu. O gün hayata bakış açım tamamen değişti. Hep bu hastalıklar, rahatsızlıklar başkalarının başına geliyor diye düşünüyorduk ama hiç de öyle olmadığını anladık. Sizin de kapınızı çalabiliyor” ifadelerini kullandı.
Kan bağışı başta olmak üzere organ naklinin de ne kadar önemli olduğunu bu süreçte anladığını vurgulayan Çakıroğlu, yakınlarıyla birlikte organ arayışında hızlı bir şekilde çözüm üretmeye başladıklarını belirtti.
Başka birinden organ alacak olmanın da çok zor olduğunu kaydeden Çakıroğlu, “Ailem, başta eşim ‘Hemen verebiliriz.’ dedi ama kriterler uymadı. Benim şansım, ilk donör arayışımızda hemen uyması oldu. Yemeniz içmeniz, sosyal hayatınız her şey değişiyor. 30 Eylül öncesi Adem ile ondan önceki Adem birbirinden tamamen farklı kişiler. İnşallah organ nakli bekleyen hastalar bizim gibi şanslı olur. Her bir organ başka bir bedende can buluyor” diye konuştu.
Çakıroğlu, yeğenine de kendisine ikinci bir şans verdiği için teşekkür etti.
Dayısının zor zamanında yanında olmaktan mutluluk duyduğunu söyleyen donör Seçkin Çiçek de süreçte kendi sağlığıyla ilgili hiçbir sıkıntı yaşamadığını belirterek, “Kendimi daha iyi hissediyorum. Organ bağışlamış olmanın mutluluğunu yaşıyorum” dedi.
Çiçek, organ bağışıyla ilgili, “Sadece bir hayat vermiyorsunuz, büyük bir aileye umut veriyorsunuz. Herkes elinden geleni umarım yapar. Organ bağışlamak hayat kurtarır” ifadelerini kullandı.
“MUCİZE GİBİ BİR ŞEY”
Çakıroğlu’nun eşi Şule Çakıroğlu da eşine desteğini hiçbir zaman esirgemediğini ve sürecin tüm aile için zorlu geçtiğini anlattı.
Her şeye bir anda tek başına göğüs germek zorunda kaldığını belirten Şule Çakıroğlu, “Hayat arkadaşınız ve hayata birlikte bakıyorsunuz. Planlar yapıyorsunuz ama her şey bir hastalıkla boğuşmakla kalıyor. Hastalıkla yüzleşmek benim için kolay olmadı. Kendinizi en kötüye de hazırlamak durumunda kalıyorsunuz ama ben hiç olumsuz düşünmedim. Vericimiz, kendi isteğiyle böyle bir şey dediği zaman ‘Oldu bu iş.’ dedim. Diliyorum bütün hastalar aynı mutluluğu yaşasın. Eşim ameliyata giderken ben çok mutlu gönderdim çünkü bu mucize gibi bir şey” diye konuştu.
Donörün sorumluluğunu da kendisinde hissettiğini kaydeden Çakıroğlu, ameliyatın ardından eşinden önce donörün sağlık durumunu sorduğunu kaydetti.
Şu an eşini rutin kontrollerinde dahi yalnız bırakmadığını belirten Çakıroğlu, yeğenlerine ömür boyu minnettar olduklarını ifade ederek, herkese organ bağışı yapma çağrısında bulundu.
“TÜRKİYE’DE BU KONUDA YETENEKLİ EKİPLERİMİZ VAR”
Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Hüseyin Kerem Tolan ise Çakıroğlu’nun pandemi döneminde hızlı bir şekilde değerlendirmesini yaparak nakile hazır hale getirdiklerini belirtti.
Türkiye’de organ yetmezliğinin çok sık yaşandığını belirten Doç. Dr. Tolan, “Ülkemizde en sık böbrek yetmezlikleri ön planda, onun dışında karaciğer, kalp, akciğer ihtiyacı olan hastalarımız da var. Umutsuzluğa kapılmamaları lazım çünkü umutsuzluk bu işin içerisinde yok. Türkiye’de bu konuda yetenekli ekiplerimiz var. Tek ihtiyacımız olan şey organlar, bunun da çözümü organ bağışı” dedi.
Organ bağışı arttığı takdirde nakil sırası bekleyen hastalara çare olabileceklerini kaydeden Tolan, “Organ bağışı maalesef ülkemizde diğer ülkelere nazaran düşük seviyelerde. Diğer ülkelerin 25’te 1’i kadar organ bağışı sayımız var. Bunu artırmadığımız sürece yakınlarımıza, eşimize dostumuza ancak canlı vericilerle destek olabiliyoruz. Bunun yerine kadavradan organ bağışını artırabilirsek organ bekleyen hasta sayımızı her sene daha da azaltabileceğimize inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Tolan, beyin ölümü tanısı konulmuş hastalara ilişkin de “Hastanın beyin ölümü gerçekleşince biz hastamızı vefat etmiş kabul ediyoruz. Böyle bir durumda da hasta bağış için daha önceden onay vermişse, yine yakınlarına sorarak işleme başlıyoruz. Bu, korkulması gereken bir şey değil. Bazen 9 kişiye kadar organları kullanıp, diğer insanlara da kalan ömürlerinde sağlıklı bir yaşam sağlayabiliyoruz” diye konuştu.
Hastanenin Organ Nakli Koordinatörü Kadir Bezcioğlu da bağış oranlarının düşüklüğüne dikkati çekti.
Her 10 nakilden 1 ya da 2’sinin kadavra bağışından, geri kalanının ise canlıdan yapıldığını kaydeden Bezcioğlu, toplumsal bilinçlenmenin önemine vurgu yaparak, vatandaşları organ bağışında bulunmaya davet etti.