Irak’ta İslami Direniş Grupları, İsrail’in olası bir saldırısına karşı hazırlıklarını hızlandırırken, bölgesel ve küresel dengelerde tansiyon yükseliyor. Günlük İsrail hedeflerine saldırılar düzenleyen gruplar, açık tehditlere rağmen kararlılık mesajı verirken, Irak hükümeti bu durumu yönetmek için diplomatik girişimlerini yoğunlaştırıyor. Ancak hem grupların hem de hükümetin farklı öncelikleri, Irak’ı daha karmaşık bir tabloyla karşı karşıya bırakıyor.
Direniş Grupları: Birleşik Cephe ve Tehditlere Direniş
Iraklı direniş grupları, İsrail’in bölgeye yönelik saldırgan tutumunu “Direniş Ekseni”ne yönelik geniş çaplı bir planın parçası olarak değerlendiriyor. Özellikle Seyyidüşşüheda Tugayları liderlerinden Abbas ez-Zeydi, İsrail’in tehditlerini, “Direniş Ekseni’nin dayanışmasını artıran bir unsur” olarak tanımlıyor. Gruplar, İsrail’e yönelik saldırılarında hem nitelik hem de nicelik bakımından artış vadederken, Gazze ve Lübnan’daki direnişe tam destek sözü veriyor.
Direniş liderleri, askeri hazırlıklarını gözden geçirerek olası hedefleri belirlerken, İsrail’in bölgedeki enerji altyapısını ve limanları hedef alabileceği ihtimaline karşı savunma önlemleri üzerinde duruyor.
Hükümetin Denge Arayışı
Irak hükümeti ise farklı bir çizgide ilerliyor. Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani, devletin kontrolü dışındaki tüm askeri faaliyetlere karşı kararlı bir tutum sergileme sözü verirken, direniş gruplarının İsrail’i hedef alan eylemlerinin Irak’ı uluslararası bir saldırıya açık hale getirdiğini düşünüyor.
Bağdat’ta gerçekleştirilen bir dizi üst düzey toplantı ve Ulusal Güvenlik Konseyi oturumlarında, hükümetin İsrail’i caydırma çabaları dikkat çekiyor. Hükümet, özellikle ABD üzerindeki diplomatik baskıyı artırarak İsrail’in Irak’a yönelik bir saldırısını engellemeyi amaçlıyor. Ancak direniş gruplarıyla hükümet arasındaki bu görüş farklılığı, Irak’ın iç siyasetindeki kırılganlığı daha da belirgin hale getiriyor.
İsrail’in Hesapları ve Bölgesel Etkiler
İsrail, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne yaptığı şikayetle Irak’ı uluslararası alanda hedef tahtasına koymaya çalışırken, bu girişimlerin bir askeri operasyonun ön adımı olabileceği değerlendiriliyor. Siyasi analist Mücaşia et-Temimi’ye göre, İsrail’in bu tür bir saldırıyı meşrulaştırma çabası, sadece Irak için değil, tüm bölge için geniş kapsamlı bir çatışmanın fitilini ateşleyebilir.
İsrail’in Lübnan ve Gazze’de yaşadığı askeri sıkıntılar, Irak ve Suriye gibi yeni cepheler açma isteğini artırırken, bu durum, Orta Doğu’da çatışma alanlarını genişletebilir. Özellikle enerji altyapısı ve stratejik bölgelerin hedef alınması, Irak’ı ekonomik ve siyasi bir krizin içine sürükleme potansiyeli taşıyor.
Irak İçin Kritik Bir Kavşak
Irak, hem iç politikada hem de dış ilişkilerde kritik bir eşikte bulunuyor. Direniş gruplarının artan askeri hazırlıkları, İsrail’in tehditlerine karşı bir meydan okuma niteliği taşırken, hükümetin bu gerilimden uzak durma çabaları farklı bir yönü işaret ediyor. Ancak, İsrail’in saldırı ihtimali hem Bağdat yönetimini hem de direniş gruplarını bölgesel bir çatışmanın merkezine yerleştirebilir.
Irak için temel soru: Hükümet, direniş gruplarının eylemleri ve İsrail’in tehditleri arasında bir denge kurarak bu krizi nasıl yönetecek?