İstanbul Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda görülen duruşmaya, organize suç örgütü elebaşısı olduğu iddia edilen Fırat Sarı’nın da aralarında bulunduğu 22 tutuklu ve bazı tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katıldı.
MAHKEME BAŞKANI SORDU
18 Kasım Pazartesi’den itibaren toplam 22 tutuklu sanığın savunmalarını yaptığı duruşmada, tutuksuz sanıkların beyanlarının alınmasına devam ediliyor. Bu kapsamda duruşma, tutuksuz sanık hemşire Ceren Hatice Kırım’ın savunmasıyla başladı. Mahkeme başkanı, dosyadan Hemşire Ceren Hatice Kırım’a soru sormaya başladı.
Mahkeme Başkanı: Maaşını nereden alıyordun?
Ceren Hatice Kırım: Medilife Beylikdüzü Hastanesi’nden alıyordum.
Mahkeme Başkanı: Başka bir yerden maaş alıyor muydun?
Ceren Hatice Kırım: Medisense’den de alıyordum.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı’nın şirketi…
Ceren Hatice Kırım: Kaynağını sorgulamadım, mesai ücreti olarak alıyordum.
“MEDİSENSE KIDEM ÜCRETİ VERİYORDU”
Mahkeme Başkanı: Neden hastane değil de Medisense ödüyor?
Ceren Hatice Kırım: Medisense, ayrıyeten kıdem ücreti olarak veriyordu. Çok tecrübeli olduğum için.
BAŞHEKİM YILMAZ SAVUNMASINI YAPTI
Tutuksuz sanık Hatice Ceren’in ifadesinin ardından sanık kürsüsüne Ahmet Atilla Yılmaz geldi. Medilife Beylikdüzü Hastanesi’nin başhekimi olan Ahmet Atilla Yılmaz, savunmasında şunları söyledi:
“Suçlamaları kabul etmem mümkün değil. Emekli olduktan sonra SGK’dan emekli maaşı alan bir cerrahım. Beylikdüzü Medilife Hastanesi ile Bağcılar Medilife Hastanesi arasındaki farkı açıklamak isterim. Bir başhekimin hastanenin cirosunu artırma gibi bir kaygısı olmaz. Çok şükür ki bu iddianamede bebeklerin vefatı üzerinden sorgulanmıyorum. Dört kız çocuğu babası olarak böyle bir suçlama bana yöneltilmediği için minnettarım. Ancak en çok üzüldüğüm şey, sağlık çalışanlarının içinde bulunduğu durum ve onlara yönelik bakış açısıdır.”
“DANIŞMANLIK HİZMETİ ALMAK İSTİYORDUK”
Mahkeme Başkanı: Danışmanlıkla ilgili görüşmeleri kim yapmıştı?
Ahmet Atilla Yılmaz: Zaman zaman ben de yaparım, ancak bu görüşmelerin şartları ve süreçleri tam olarak net değildi. Yine de yönetim kurulu olarak bir danışmanlık hizmeti almak istiyorduk.
Mahkeme Başkanı: Sanıklardan tanıdığınız var mı?
Ahmet Atilla Yılmaz: Doktor Fırat Sarı ve Doktor İlker Gönen’i tanıyorum. Ayrıca 20 yıldır aynı bölgede çalışıyorum, bazen tanıdığım kişiler oluyor ancak nereden tanıdığımı hatırlayamıyorum.
Mahkeme Başkanı: Danışmanlık ile ilgili Fırat Sarı veya İlker Gönen ile hiç görüşmeniz oldu mu?
Ahmet Atilla Yılmaz: Doktor İlker Gönen ile hasta güvenliği hakkında konuşurduk. İlker Bey ile yaptığımız bir görüşmeyi hatırlıyorum; yenidoğanın çok önemli olduğunu söylemişimdir.
(devam ediyor)
DÜNKÜ DURUŞMADA ÖNE ÇIKANLAR
İstanbul’da, yeni doğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan 22’si tutuklu 47 sanığın yargılandığı davanın dün 7. duruşması yapılmıştı.
7. DURUŞMADA 7 TUTUKSUZ SANIK DİNLENDİ
DHA’da yer alan habere göre yaklaşık 7.5 saat süren ve 7 tutuksuz sanığın dinlendiği duruşmanın öğleden sonraki bölümünde mahkeme heyetine savunmasını veren Avcılar Hospital başhekimi Prof. Dr. Fethi Rüştü Yıldız, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
“BAŞHEKİM OLARAK HER ŞEYİ KONTROL EDEMEM”
Avcılar Hospital Başhekimi tutuksuz sanık Prof. Dr. Fethi Rüştü Yıldız ise savunmasında, “Işıklar Askeri Lisesi ve Gülhane Askeri Tıp Fakültesi mezunuyum. Bir süre askeri hekimlik yaptıktan sonra istifa ederek serbest hekimlik yapmaya başladım. Diyarbakır Askeri Devlet Hastanesi’nde 5 yıl görev yaptım. Ardından Kocaeli Seka Devlet Hastanesi, İstanbul Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başhekimlik yaptım.
“BİR KUSURUM BULUNMAMAKTADIR”
Ayrıca İstanbul İl Sağlık Müdür Yardımcılığı ve Kamu Hastaneleri Kurumu Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundum. İddianamede yazan, Kerem Muhammed Tokluoğlu adlı bebeğin ölümüyle ilgili açıklamayı okumak istiyorum. Gerçekleşen ölümle ilgili herhangi bir kusurum bulunmamaktadır. Başhekim olarak herkesin tek tek ne yaptığını kontrol etme imkanım olmadığını belirtmek isterim. Savcılık makamı, sözkonusu eylemlerden haberim varmış gibi bir kanaate varmış” dedi.
“TAPE KAYITLARIYLA DEĞERLENDİRME YERSİZ”
Sanık Yıldız, “Ali Gedikbaşı detaylı bir gebelik tarama raporu hazırlıyordu. İkiz bebeklere ilişkin rapor Çam Sakura Hastanesi’nde bulunmaktadır. Bu durum aileye bildirilmiştir. Hastanemizde bulunan Nil Gülgen tarafından bu bebeklerle ilgili sezeryan doğum planlandı ve Ali Gedikbaşı bu doğumda yer almıştır. Her durum hakkında babaya bilgilendirme yapılmıştır. Bebekler alanında uzmanlar tarafından takip edilmiştir. Başhekim olmam, hastanede olan her alana müdahale edeceğim anlamına gelmez. Bebeklerin belgelerle sorunları ortaya konmuştur. Raporun tape kayıtlarıyla değerlendirilmesi yersizdir.
“ÖLÜM ORANLARIMIZ ÇOK YÜKSEK DEĞİLDİ”
Tekrar vurgulamak isterim ki Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan raporda kusurlu olduğuma dair durum tespit edilmemiştir. Hastanemizdeki ölüm oranları çok yüksek değildi. Hastanenin yoğun bakım işletmesini onlara bıraktık diye hiçbir şeyden haberdar değiliz anlamına gelmiyordu” dedi.
“YENİDOĞAN YOĞUN BAKIMDA KÂR YÜZDE 4 VEYA 5’i GEÇMEZ”
Sanık Yıldız, “İddia edilen eylemlerin tarafımızca gerçekleştirilmesi sözkonusu değildir. Devleti zarara uğratma gibi bir durum yoktur. Bununla ilgili de delil bulunmuyor. Hastanemizde hastaların tedavi süreçleri titizlikle inceleniyor. Hastanemizin her hastayı birebir takip edip, her raporu inceleyerek, hergün onlarca işlemin aynı anda yapılması nedeniyle her hasta hakkında bire bir bilgi sahibi olmamın imkanı yoktur. İşletme hastanelerde çok yaygındır. Hatta 20 yıldır özel hastanelerde uygulanmaktadır. Yenidoğan yoğun bakım ünitesinden kazanılan kazanç hastanenin toplam cirosunun yüzde 4 ve ya 5 gibi küçük bir payını oluşturmaktadır.
“NASIL EPİKRİZ YAZILDIĞINI KONTROL ETMEME İMKAN YOK”
Hastanenin bütününü riske atılması akıl ve mantıkla uyuşmamaktadır. Şahsım ve bağlı olduğum hastanenin devleti dolandırmak gibi bir amacı olamaz. Hakkımda iddianamede tek tape vardır. O da doktor İlker Gönen ile konuşmamdır. Bu konuşmada da suç unsuru yoktur. İddia edilen eylemlerin gerçekleşmesi mümkün değildir. Hile sözkonusu değildir. Başhekim olarak görev yaptığım hastanede yalnızca yenidoğan değil birçok bölüm bulunmaktadır. Başhekim olarak tedavi gören her hastaya ne ilaç kullanıldığı nasıl epikriz yazıldığını takip etmeme imkan yok” şeklinde konuştu.
“SON 5 YILDA ÖLÜM ORANI OLDUKÇA DÜŞÜKTÜR”
Sanık Yıldız, “Epikrizler günlük ve doktorlar tarafından yazılır. Bu talimatı da sürekli veririm. Tüm epikrizleri de takip etmem mümkün değildir. Danışmanlık sözleşmesini Fırat Sarı ile kendim imzaladım. Anlaşma sadece yenidoğan hizmetlerinin daha verimli ve daha kaliteli olması için yapılan anlaşmaydı. Personel sadece bizim personelimizdi. Aradığımız personel olduğunda görüş soruyorduk. Maaşların tamamını biz ödüyorduk.
“FIRAT SARI’YA NE KADAR ÖDÜYORDUNUZ?”
Hemşirelere ayrıca verilen paralar anlaşmaya dahil değildi, bu konuda da bilgim yoktu. Mahkeme Başkanı’nın ‘Fırat Sarı ile yaptığınız anlaşma karşılığında ne kadar ödeme yapıyordunuz?’ sorusuna cevap olarak Yıldız, “Sabit bir rakam yoktu. Cirodan yüzde 35 veriyorduk. Hastanemizde son 5 yılda yüzde 2.2’dir. Son 5 yıl içinde ölüm oranı oldukça düşüktür” dedi.